Sinema
tarihinde tekrar ve tekrar izlenilesi ne çok film var. Sinemadan çıktıktan
sonra kafanızın içinde bir bulantı hissettiren kalbinizin ritmini değiştiren
filmler… İsmi duyulmuş duyulmamış binlerce muhteşem film var gönül ister ki
hepsini paylaşalım ancak ben şimdilik sizinle burada 10 tanesini paylaşacağım.
İleriki zamanlarda devamının geleceğini umuyorum. Ha, dediğim gibi kafanızın
içinde bir bulantı hissettiren filmler… Film dediğin insanda bir şeyler
değiştirmeli, etkilemeli. Buraya sizi gerçekten etkileyeceğini düşündüğüm
filmleri yazıyorum. Haydi başlayalım.
1) FİGHT CLUB
Türkçe’ye Dövüş Klübü diye çevriliyor filmimiz. Kesinlikle izlemeniz
gereken kült filmlerden biridir. Aynı isimli roman üzerinden David Fincher
yönetiminde 1999 yılında çekilmiş. Oyuncuları zaten ayrı bir olay. Brad Pitt mi
dersiniz, Helena Bonham Carter mı dersiniz. Tabii Edward Norton’ ı da unutmamak
gerek. Hepsi karakterlerine öylesine bürünmüşler ki… Konusu olarak kısaca,
karmaşık duygulara sahip sıradan bir iş adamının hayatının değişimi diyelim.
Fazla yüzeysel oldu ancak spoiler vermeyeyim. Film zaten büyük başarılar
yakalamış bir yapıt. İzlemezseniz ayıp olur.
2) LEON: THE PROFESSİONAL
Leon: Sevginin gücü! Luc Besson yazmış ve yönetmiş. 1994
yapımı Fransız filmidir. Benim en sevdiğim filmlerden biri. Yine efsane bir
oyuncu kadrosu karşımızda, Jean Reno, Natalie Portman, Gary Oldman… Ki aynı
zamanda Natalie Portman gibi güzel bir oyuncumuzun doğuşudur bu film. Konusu
olarak ise kısaca, ailesi öldürülen Mathilda’nın bir tetikçi olan Leon’a
sığınması diyebiliriz.
3) PULP FİCTİON
Ucuz Roman! Adı gibi aslında filmde çok masrafa girilmemiş,
buna rağmen adını sinema tarihe büyük harflerle yazdırmış. Öyle ki IMDB tüm
zamanların en iyi filmleri sıralamasında 5. sırada yer alıyor. 7 dalda Oscar’a
aday gösterilmiş ve En İyi Orijinal
Senaryo ödülünü de hakkıyla almıştır. Yine 1994 yapımı film Quentin Tarantino
tarafından yönetilmiş. Tabii böyle bir filme böyle oyuncular, John Travolta,
Uma Thurman, Samuel L. Jackson… Film kronolojik sıraya göre gitmiyor ve sık
sık hikayeler arası geçiş var. İlk defa izliyorsanız karmaşık gelebilir. Ama
lütfen böyle bir film izlenilmez mi hiç? Konusuna geçersek, tek bir konudan
bahsetmek mümkün değil. Dediğim gibi hikayeler arası geçişler ve fazla karakter
var. En iyisi mi izlemediyseniz hemen izleyin.
4) ETERNAL SUNSHINE OF THE SPOTLESS MİND
Türkçemize Sil Baştan adı ile çevirmişler (ki ben, orijinal
adı bu denli güzel olan bir filmin daha farklı bir adla çevrilmesini dilerdim).
Film 2004 yılı yapımı, Michel Gondry yönetmenliğinde çekilmiş Oscar’lı bir
yapıttır. Adı duyulmuş oyuncularımız Jim Carrey, Kate Winslet, Kirsten Dunst…
Filmin senaryosu gayet özgün. Etkileneceğinize eminim. Konusu olarak
biribirlerinden tamamen farklı karakterlere sahip Clementine ve Joel’ in
karmaşık birlikteliği diyebiliriz.
5) BLACK SWAN
Siyah Kuğu! Bir Amerikan psikolojik gerilim filmi. Darren
Aronofssky yönetmiş 2010 yılında gösterime girmiş. Film gerçek bir yaşam
öyküsünden alınmış ve masum, ürkek bir kızın karanlık yanını keşfetmesini konu
alıyor. Başrolümüz Natalie Portman, Nina karakterini canlandırıyor. IMDB’ den 8
almış ancak ben olsam 8,5 verirdim. Favori psikolojik film sıralamada ilk 15 e
girer diyelim. İzlediğinizde sizi gerçekten etkileyeceğini düşünüyorum.
6) THE PRESTIGE
Prestij! Christopher Nolan Yönetmenliğinde 2006 yılında çekilmiş. Oyuncu kadrosunda Christian Bale, David Bowie, Hugh Jackman (adamım),
Scarlett Johansson yer alıyor. Hani şu sizi sonunda vuran filmlerden. Filmin
sonunda tüm filmi bir düşünüyor ve algılamakta zorlanıyorsunuz. IMDB’de de en
iyi filmler arasına girmiştir. Filmde iki sihirbazın rekabetinden bahsediliyor.
Kesinlikle izlenilmesi gereken filmlerden biridir.
7) İNTERSTELLAR
Yıldızlararası! Yine Cristopher Nolan tarafından yönetilen ustaca
kurgulanmış 2014 yılı yapımı bir film. Başrollerinde Matthew McConaughey, Anne
Hathaway, Jessica Chastain ve Michael Caine yer almaktadır. Bir bilim
kurgu filmidir. Beni gerçekten yoran bir filmdi. Mantık hataları olabilir ama
bu filmi daha da deşecek gücüm yok. Etkileyici bir film ve izlemenizi şiddetle
öneriyorum.
8) EDWARD SCİSSORHANDS
Makas Eller! Aslına bakarsanız bu filmi buraya koymakta
kararsız kaldım. Ancak bir Tim Burton filmine yer vermek istememden midir yoksa
Edward karakterinin beni bu denli hüzünlendirmesinden midir bilmem ama kendimi
bu filmin adını yazarken buldum. Filmi dediğim gibi Tim Burton yönetmiş ve 1990
yapımı bir film. Başrolleri yine efsane isimler (efsane isimler demekten
sıkıldım) Johnny Depp, Winona Ryder oluşturmakta. Konusundan bahsedecek olursak
bir mucit Edward’ı yaratır ve ona can verir ancak ellerini tamamlayamadan
öldüğünden Edward sonsuza kadar makas şeklindeki ellere mahkum kalmıştır. Aynı
zamanda bu filmin Tim Burton’ın en kişisel filmi olduğu söylenmekte. İzleyiniz,
görünüz.
9) SHUTTER ISLAND
Zindan Adası! Bir de DiCaprio filmi koyayım dedim (sonuçta adam sonunda
Oscar aldı ulan) Film 2009 yapımı. Martin Scorsese yönetmen koltuğunda
oturuyor. Dennis Lehane’nin romanından uyarlanmıştır. Yine bıçak keser gibi bir
son ve beyni yoran bir film. Aslında oldukça klişe bir öyküsü olsa da filmin
başarılı olduğunu düşünüyorum. Konusu ise bir dedektifin akıl hastanesinde bir
kaybolma vakası ile ilgilenmesini anlatıyor.
10) THE DREAMERS
Düşler, Tutkular ve Suçlar! (Bu filmin Türkçeye Çevrilmiş adını çok
beğeniyorum) BU FİLM NEDEN IMDB’DEN 7,2 ALIR Kİ? Açıkçası benim çok beğendiğim
bir filmdir. Gerçekten güzel replikleri var ve izlerken buna odaklanılması
gerektiğini düşünüyorum. Bertolucci gibi farklı bir yönetmenin farklı bir
filmi. Başrollerimiz Michael Pitt, Eva Green, Louis Garrel. Filmde sinemaya
aşık üç karakter var ve film bu üç karakter etrafında dönüyor. Klasik filmlere
sürekli göndermeler var ve sürekli karşınıza o klasik filmlerden siyah beyaz
görüntüler çıkıyor. Filmin geçtiği dönem
ayrı bir mükemmel. Fransa’da 1968 olayları boy gösteriyor ki bu biraz arka
planda kalıyor (zannımca Bertolucci pek politikaya dalmak istememiş) Ancak ben
bu olayları bu kadar arka planda tutmasını istemezdim. Bu film genelde tepki
ile yaklaşılan bir film olsa da yazıyorum ulan!
0 yorum:
Yorum Gönder