22 Mart 2016 Salı

ÖLMEDEN ÖNCE İZLENİLMESI GEREKEN 10 MUHTEŞEM FİLM


Sinema tarihinde tekrar ve tekrar izlenilesi ne çok film var. Sinemadan çıktıktan sonra kafanızın içinde bir bulantı hissettiren kalbinizin ritmini değiştiren filmler… İsmi duyulmuş duyulmamış binlerce muhteşem film var gönül ister ki hepsini paylaşalım ancak ben şimdilik sizinle burada 10 tanesini paylaşacağım. İleriki zamanlarda devamının geleceğini umuyorum. Ha, dediğim gibi kafanızın içinde bir bulantı hissettiren filmler… Film dediğin insanda bir şeyler değiştirmeli, etkilemeli. Buraya sizi gerçekten etkileyeceğini düşündüğüm filmleri yazıyorum. Haydi başlayalım.

1) FİGHT CLUB


Türkçe’ye Dövüş Klübü diye çevriliyor filmimiz. Kesinlikle izlemeniz gereken kült filmlerden biridir. Aynı isimli roman üzerinden David Fincher yönetiminde 1999 yılında çekilmiş. Oyuncuları zaten ayrı bir olay. Brad Pitt mi dersiniz, Helena Bonham Carter mı dersiniz. Tabii Edward Norton’ ı da unutmamak gerek. Hepsi karakterlerine öylesine bürünmüşler ki… Konusu olarak kısaca, karmaşık duygulara sahip sıradan bir iş adamının hayatının değişimi diyelim. Fazla yüzeysel oldu ancak spoiler vermeyeyim. Film zaten büyük başarılar yakalamış bir yapıt. İzlemezseniz ayıp olur.


2)   LEON: THE PROFESSİONAL


Leon: Sevginin gücü! Luc Besson yazmış ve yönetmiş. 1994 yapımı Fransız filmidir. Benim en sevdiğim filmlerden biri. Yine efsane bir oyuncu kadrosu karşımızda, Jean Reno, Natalie Portman, Gary Oldman… Ki aynı zamanda Natalie Portman gibi güzel bir oyuncumuzun doğuşudur bu film. Konusu olarak ise kısaca, ailesi öldürülen Mathilda’nın bir tetikçi olan Leon’a sığınması diyebiliriz.


3)    PULP FİCTİON


Ucuz Roman! Adı gibi aslında filmde çok masrafa girilmemiş, buna rağmen adını sinema tarihe büyük harflerle yazdırmış. Öyle ki IMDB tüm zamanların en iyi filmleri sıralamasında 5. sırada yer alıyor. 7 dalda Oscar’a aday  gösterilmiş ve En İyi Orijinal Senaryo ödülünü de hakkıyla almıştır. Yine 1994 yapımı film Quentin Tarantino tarafından yönetilmiş. Tabii böyle bir filme böyle oyuncular, John Travolta, Uma Thurman, Samuel L. Jackson…   Film kronolojik sıraya göre gitmiyor ve sık sık hikayeler arası geçiş var. İlk defa izliyorsanız karmaşık gelebilir. Ama lütfen böyle bir film izlenilmez mi hiç? Konusuna geçersek, tek bir konudan bahsetmek mümkün değil. Dediğim gibi hikayeler arası geçişler ve fazla karakter var. En iyisi mi izlemediyseniz hemen izleyin.


4)    ETERNAL SUNSHINE OF THE SPOTLESS MİND



Türkçemize Sil Baştan adı ile çevirmişler (ki ben, orijinal adı bu denli güzel olan bir filmin daha farklı bir adla çevrilmesini dilerdim). Film 2004 yılı yapımı, Michel Gondry yönetmenliğinde çekilmiş Oscar’lı bir yapıttır. Adı duyulmuş oyuncularımız Jim Carrey, Kate Winslet, Kirsten Dunst… Filmin senaryosu gayet özgün. Etkileneceğinize eminim. Konusu olarak biribirlerinden tamamen farklı karakterlere sahip Clementine ve Joel’ in karmaşık birlikteliği diyebiliriz.


5)    BLACK SWAN


Siyah Kuğu! Bir Amerikan psikolojik gerilim filmi. Darren Aronofssky yönetmiş 2010 yılında gösterime girmiş. Film gerçek bir yaşam öyküsünden alınmış ve masum, ürkek bir kızın karanlık yanını keşfetmesini konu alıyor. Başrolümüz Natalie Portman, Nina karakterini canlandırıyor. IMDB’ den 8 almış ancak ben olsam 8,5 verirdim. Favori psikolojik film sıralamada ilk 15 e girer diyelim. İzlediğinizde sizi gerçekten etkileyeceğini düşünüyorum.


6)    THE PRESTIGE


Prestij! Christopher Nolan Yönetmenliğinde 2006 yılında çekilmiş. Oyuncu kadrosunda Christian Bale, David Bowie, Hugh Jackman (adamım), Scarlett Johansson yer alıyor. Hani şu sizi sonunda vuran filmlerden. Filmin sonunda tüm filmi bir düşünüyor ve algılamakta zorlanıyorsunuz. IMDB’de de en iyi filmler arasına girmiştir. Filmde iki sihirbazın rekabetinden bahsediliyor. Kesinlikle izlenilmesi gereken filmlerden biridir.


7)    İNTERSTELLAR


Yıldızlararası! Yine Cristopher Nolan tarafından yönetilen ustaca kurgulanmış 2014 yılı yapımı bir film. Başrollerinde Matthew McConaughey, Anne Hathaway, Jessica Chastain ve Michael Caine yer almaktadır. Bir bilim kurgu filmidir. Beni gerçekten yoran bir filmdi. Mantık hataları olabilir ama bu filmi daha da deşecek gücüm yok. Etkileyici bir film ve izlemenizi şiddetle öneriyorum.


8)    EDWARD SCİSSORHANDS


Makas Eller! Aslına bakarsanız bu filmi buraya koymakta kararsız kaldım. Ancak bir Tim Burton filmine yer vermek istememden midir yoksa Edward karakterinin beni bu denli hüzünlendirmesinden midir bilmem ama kendimi bu filmin adını yazarken buldum. Filmi dediğim gibi Tim Burton yönetmiş ve 1990 yapımı bir film. Başrolleri yine efsane isimler (efsane isimler demekten sıkıldım) Johnny Depp, Winona Ryder oluşturmakta. Konusundan bahsedecek olursak bir mucit Edward’ı yaratır ve ona can verir ancak ellerini tamamlayamadan öldüğünden Edward sonsuza kadar makas şeklindeki ellere mahkum kalmıştır. Aynı zamanda bu filmin Tim Burton’ın en kişisel filmi olduğu söylenmekte. İzleyiniz, görünüz.


9)    SHUTTER ISLAND


Zindan Adası! Bir de DiCaprio filmi koyayım dedim (sonuçta adam sonunda Oscar aldı ulan) Film 2009 yapımı. Martin Scorsese yönetmen koltuğunda oturuyor. Dennis Lehane’nin romanından uyarlanmıştır. Yine bıçak keser gibi bir son ve beyni yoran bir film. Aslında oldukça klişe bir öyküsü olsa da filmin başarılı olduğunu düşünüyorum. Konusu ise bir dedektifin akıl hastanesinde bir kaybolma vakası ile ilgilenmesini anlatıyor.


10)   THE DREAMERS


Düşler, Tutkular ve Suçlar! (Bu filmin Türkçeye Çevrilmiş adını çok beğeniyorum) BU FİLM NEDEN IMDB’DEN 7,2 ALIR Kİ? Açıkçası benim çok beğendiğim bir filmdir. Gerçekten güzel replikleri var ve izlerken buna odaklanılması gerektiğini düşünüyorum. Bertolucci gibi farklı bir yönetmenin farklı bir filmi. Başrollerimiz Michael Pitt, Eva Green, Louis Garrel. Filmde sinemaya aşık üç karakter var ve film bu üç karakter etrafında dönüyor. Klasik filmlere sürekli göndermeler var ve sürekli karşınıza o klasik filmlerden siyah beyaz görüntüler çıkıyor.  Filmin geçtiği dönem ayrı bir mükemmel. Fransa’da 1968 olayları boy gösteriyor ki bu biraz arka planda kalıyor (zannımca Bertolucci pek politikaya dalmak istememiş) Ancak ben bu olayları bu kadar arka planda tutmasını istemezdim. Bu film genelde tepki ile yaklaşılan bir film olsa da yazıyorum ulan!




Share:

0 yorum:

Yorum Gönder